Algoritma yapıları, günlük rutinlerimizle çok benzerlik taşır. Bu yapılar, işleri daha kolaylaştırmak için bir dizi ilke ve çözümleri temsil eder. Tıpkı dişlerimizi doğru fırçalamayı doğal bir şekilde hatırlamamız gibi dijital cihazlar da algoritmalardan oluşan kodlar sayesinde nasıl çalışacaklarını bilir.
Yapay zeka ve makine öğrenimi
Yapay zeka ve makine öğrenimi ifadeleri genellikle birbiri yerine kullanılsa da aynı anlama gelmezler. Aralarındaki temel fark, yapay zekanın bir insan etkisi olmadan dış girdileri öğrenip tek başına bunları uygulayabilmesi ve normalde insan zekası gerektiren problem çözme görevlerini yerine getirebilmesidir. Makine öğrenmesi ise belirli görevleri bağımsız bir şekilde yerine getirmek için veri işleme algoritmaları kullanır. Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz gerçek yapay zekaya ulaşmak yakın gelecekte pek mümkün olmasa da makine öğrenimi ve algoritmalar, günlük hayatlarımızda her geçen gün daha fazla yer alıyor.
Ne zaman bir şey saysak, otomatik olarak bir programlama diline benzeyen 'algoritmalar' kullanırız. Peki insanlarla bilgisayarlar arasındaki fark nedir? Akıllı cihazlar, matematik problemlerini daha hızlı ve daha doğru çözebilir. Ancak bu cihazlar bazen çok katı kurallarla çalışırlar. Gelin hep birlikte bu durumun çocukların davranışlarını ve fikirlerini nasıl etkilediğine bir göz atalım.
Kullanıcıya özgü kişiselleştirilmiş öneriler
Yapay zeka kullanan yeni teknolojileri ve uygulamaları genellikle günümüz çocukları daha hızlı kavrıyor. 2019’da gerçekleştirilen Global Kids Online çalışmalarına göre üç internet kullanıcısından biri 18 yaşından küçüktür. Ne zaman çocuklar ödevleri için bir bilgi araştırsa, eğlenceli içerikler izlese, müzik dinlese ya da sosyal medya üzerinden iletişim kursa bu durum algoritmalardan oldukça fazla etkilenir.
Herhangi bir yayıncılık ya da sosyal medya uygulamasını ele alın ve arka arkaya bir şeyler izlemek ve rastgele içeriklere ulaşmak için çocukların bu uygulamaları nasıl kullandığını düşünün. İşte tam bu noktada genç izleyicilerin ilgisini çeken karmaşık öneri sistemlerinin gücü bulunur. Algoritmalar izleyicilerini ne kadar uzun ekran başında tutarsa bu uygulamalar veya internet siteleri için o kadar iyidir. Diğer bir ifadeyle, ne kadar çok izleyici olursa muhtemel reklam verenleri ya da ticari iş ortaklarını çekme ihtimali o kadar yüksek olur. Bu yöntem de mükemmel bir şekilde işe yarar. Örneğin, TikTok’un “Sizin için” isimli öneri sistemi, kullanıcıların takip ettikleri hesaplara, izledikleri içeriklere ve paylaştıkları ya da oluşturdukları tüm videolara göre kullanıcıların ilgi alanlarına karar verir. Bu yüzden çok daha fazla ilgi çekici içerik arka arkaya geldiği için çocukları ekran başından uzaklaştırmak bir hayli zor olur.
Daha düşük dikkat süreleri ile birlikte dopamin patlamasından dolayı çocukların aşırı düzeyde internet kullanımı söz konusu olduğunda ise algoritmalar, birçok risk faktörlerinden biri olarak ortaya çıkar. 2016’da gerçekleştirilen bir araştırma, bir insanın ortalama dikkat süresinin 2000 yılında 12 saniye olduğunu ama bu sürenin 8 saniyeye düştüğünü göstermiştir. İçeriklerin ve bilgilerin sürekli olarak tüketilmesi bunun arkasındaki nedenlerden biridir. Bu aynı zamanda TikTok videolarının ya da kısa Instagram Reels’lerinin neden çok popüler olduğunu ve çocuklarının bu platformlarda neden çok daha fazla zaman geçirdiğini gösterir.
TikTok, YouTube veya Spotify’ın benzersiz kullanıcılarına özgü kişiselleştirilmiş tek tip içerik yayınları, bu kullanıcıların deneyimini kısıtlayıp dünya görüşlerini tamamen sınırlandırabilir. Filtre balonlarını, nam-ı diğer yankı odalarını düşünün. Bunlar, kullanıcıların sadece kendi tercihlerine uygun içerikleri görebildikleri sosyal medya uygulamalarının oluşturduğu durumlardır. Bunun sonucunda çocuklar, sadece kendi fikir ve zevklerine uygun düşünce ve içeriklerle karşılaşır. Bu yüzden, çocukların diğer fikirleri ve farklı bakış açılarını kabul etmesi çok daha zor hale gelir ve bu da muhtemelen radikalleşme seviyesinin artmasına yol açar.
Yankı odasında mahsur kalma
University of Virginia McIntire School of Commerce tarafından yayınlanan bir makalenin yazarları yankı odalarını ve filtre balonları şöyle tanımlar: “Yankı odaları ve filtre balonları, sosyal medya kullanımının çevrim içi ortamda karşılaşılabilecek ya da tüketilebilecek bilgiyi kısıtlamasından ve böylece serbest bilgi paylaşımı deneyiminin gerçekleşmeme ihtimalinden duyulan genel bir korkuya yönelik etkili birer mecaz ifadedir. Esas endişe, sosyal medya algoritmalarının kullanıcıları çoğunlukla uyumlu ve destekleyici fikirlere maruz bırakan bir ortam oluşturmak için aynı fikre sahip kişilerle iletişime geçme ihtimalini arttırmasıdır.” Bu ortamlarda, kullanıcıların düşünceleri bir yankı gibi tekrarlanarak çoğalırken farklı görüş ve alternatif fikirlere önem verilmez ya da bunlar saf dışı bırakılır.
Bizim yerimize karar verilmesi
Algoritmalar sadece bir çocuğun bir uygulama üzerinden izleyebileceği içeriklerin seçimine karar vermez aynı zamanda genç müşterileri hedefleyen pazarlamacılar için de önemli rol oynar. Çevrim içi mağazalar, kullanıcılarının benzersiz ihtiyaçlarını karşılamak için ellerinden geleninin en iyisini yapmaya çalışır. Çocuğun web sitesi deneyimi aracılığıyla benimsedikleri yaklaşım ve önem verdikleri şeyler, algoritmalar tarafından şekillendirilir. Kullanıcıların internette gezinirken karşılaştıkları tüm reklamlar, kendi kişisel tercihlerine ve daha önceki çevrim içi davranışlarına göre ortaya çıkar. Sonuç olarak dijital medya, ihtiyaç duyulmayan eşyalara yönelik bir talep oluşturur ve müşterilerin çok para harcama iştahını kabartır. Örneğin, çocukları hedef alan manipülatif reklamlar oyun uygulamalarında ortaya çıkar ve çocukları, oyun karakterlerini iyileştirmeye dönük ek özellikler ve yükseltmelere para harcamaları için ikna eder.
UNICEF, çevrim içi ortamların getirdiği fayda ve risklerin farkında olarak çocuklara yönelik yeni bir yapay zeka politika rehberi hazırlamıştır. Yapay zekada çocukların bilgilerini korumak, güvenliği sağlamak, şeffaflık kazandırmak ve çocukları gelecekteki gelişmelere hazırlamak, bu rehberde uygulanması önerilen ilkelerden sadece birkaçıdır. Algoritmalar bir hayli kullanışlı ve faydalı olsa da aynı zamanda kararları kullanıcının elinden almaya çalıştıkları için de haklı olarak eleştirilirler. Önemli olan nokta ise çocuklar için bile kontrolü geri kazanmanın hiçbir zaman geç olmamasıdır.