| Eğitim

Çevrimiçi ve mutlu. Siber hijyen nedir?

| 07 Apr 2023
Paylaş

Dijital teknoloji, çocukların yaratıcılığını geliştirmesine, kendi kimliğini bulmasına ve sevdikleriyle iletişimini sürdürmesine katkı sağlayabilir. Bununla birlikte, bu katkının çocukların hayatını olumlu yönde etkilemesi için, onu doğru kullanmayı öğrenmeleri gerekir. Çocuklarınız için nasıl sürdürülebilir ve sağlıklı bir siber hijyen düzeni oluşturabilirsiniz? Çocuk psikoloğu Jarmila Tomkova ‘nın paylaştığı bazı yararlı ipuçlarına birlikte göz atalım.

1. Sınır koymaya erken yaşlarda başlayın.

Çocuklar akıllı teknolojileri kendi başına kullanmaya ne zaman başlamalıdır? Akıllı cihazlarla erken yaşlarda tanışıp (YouTube'da masal izlemek gibi) muhtemelen sınırlı bir deneyime sahip olsalar da ebeveynler bu erken başlayan faaliyetleri genellikle oldukça yakından kontrol eder. Çocuklar ancak büyüdüklerinde daha bağımsız (ama yine de denetlenen) kullanıcılar haline gelmelidirler. Jarmila Tomkova bu durumu şöyle açıklıyor: “11 yaş civarında, bir çocuğun düşüncesi somuttan soyuta doğru değişir. Bu yaştan önce çocuklar, teknoloji dünyasında gerçek bir tehlike oluşturabilecek şekilde çevrelerindeki şeylerden ve insanlardan etkilenmeye karşı çok hassastır; küçük bir çocuk, reklamlar ve uygunsuz içerik tarafından kolayca maniple edilebilir. Ancak somut ile soyut arasındaki farkı ayırt etmeye başladıklarında, çevrimiçi dünyayı daha iyi anlayabilir ve bu konuda daha akılcı davranabilir ve bu dünyadan faydalanabilirler.”

Ancak ebeveynler, çocukların kendi başına akıllı cihaz kullanmasına izin vermeden önceki yaşlarda bu cihazlarla ilgili konuşmalıdır. Tomkova sözlerine şöyle devam ediyor: “Çocuklar çevrimiçi dünyaya girmeden önce ne bekleyeceğini bilmelidir. Çevrimiçi dünyada nasıl güvenli olacaklarını ve tehlikeli durumlardan nasıl kaçınacaklarını bilmelidirler. Her şeyden önce, kendilerini kötü hissettiren bir şeyle karşılaştıklarında, her zaman ebeveynlerine başvurabileceklerini ve ebeveynlerinden tavsiye isteyebileceklerini bilmelidirler.”

Tomkova ayrıca, bir çocuğun akıllı teknolojileri kendi başına kullanabilecek yaşta olsa bile yine de rehberliğe ihtiyacı olduğunu öne sürüyor ve şunları ekliyor: “Araba kullanma benzetmesini sık sık kullanırım. Bir çocuk zihinsel olarak araba kullanmaya hazır olsa da bu, hemen direksiyona oturması gerektiği anlamına gelmez. Gelecekte nasıl tepki vereceklerini bilmek için önce araba kullanmayı öğrenmeleri ve rehber eşliğinde farklı senaryoları deneyimlemeleri gerekiyor. Aynı şey teknoloji için de geçerlidir.” Benzer şekilde, ebeveyn kontrolü uygulamalarını, ebeveynlerin çevrimiçi ortamda gezinmelerine ve çocuklarını korumalarına yardımcı olan yararlı "otomatik pilotlar" olarak düşünebiliriz.

2. Örnek olun.

Ebeveynler, sosyal medya teknolojisi ile sağlıklı bir ilişki kurarak çocuklarına örnek olmalıdır. Jarmila Tomkova bu konuda şunları öneriyor: “Ebeveynler temel olarak küçük çocukları için rol modeldir ve bunun farkında olmalıdır. Teknolojiyi kullanma biçimleriyle çocuklarını etkiler ve çocuklarının sağlıklı alışkanlıklar edinmesini sağlayabilirler. Nasıl alışkanlıklar verecekleri ve hangi sınırları koyacakları ebeveynlerin kararıdır. Ancak ebeveynlerin kendi rollerinin farkında olması ve diğer aile üyelerinin takip edebileceği uygun bir sistem oluşturmaları gerekiyor.”

3. Çocuklara teknoloji bağımlısı olmamanın özgürlük olduğunu öğretin.

Sağlıklı bir siber hijyen düzeni oluşturduğunuzda, çocuklar kendilerini nedensiz olarak aşırı kısıtlanmış gibi hissetmez. Jarmila Tomkova bunu şöyle açıklıyor: “Dijital medyanın uygun kullanımı sağlıklı beslenmeye benzetilebilir. Hayatta kalmak için yiyeceğe ihtiyacımız var ve hem şeker hem de besleyici gıdalar dahil her türlü şeyi yiyoruz. Ama ara vermeden yemeye devam edemeyiz, gün boyu sadece şeker yiyemeyiz ve uyumadan hemen önce yiyemeyiz. Aynı zamanda çocuklara sağlıklı beslenmeyi öğretirken onlara her şeyi anlatıyor ve onları sadece mutsuz hissettiren katı bir diyete sokmuyoruz. Katı bir diyet diğer şeylerin yanı sıra gizli atıştırmalara veya aşırı yemeye yol açar.”

Çocuklar, sınırların önemli olduğunu, siber hijyen düzenini korumanın hem çevrimdışı hem de çevrimiçi hayattan keyif almalarına yardımcı olduğunu ve psikolojik olarak sağlıklı kalmalarını sağladığını anlamalıdır. Teknolojiye bağımlı olmamanın da bir özgürlük olduğunu bilmeliler. Tomkova sözlerine şunları ekliyor: “Sürekli çevrimiçi olduğumuzda, beynimiz tükettiğimiz içeriğe bağımlı hale gelir. Çocuklara, telefonlarını kullanmadığı zamanlarda hiçbir şey kaybetmediklerini öğretmeliyiz; aksine özgürlüklerini kazanıyorlar. Gençler, teknolojinin kölesi gibi hissetmek yerine, bir dijital uzman ve özgür bir birey olarak meydan okumaktan hoşlanabilir.

4. Zamanı düşünün.

Çocuklarınızın teknolojiyi kullanmaya başladığı yaş çok önemlidir Telefonlarında veya dizüstü bilgisayarlarında ne kadar zaman geçirmeleri gerektiğine gelince, psikolog tek bir katı kural olmadığını söylüyor. Bunun yerine, her aile uygun ve net bir dijital kullanım programı belirlemelidir. 3 yaşından küçük çocuklar için ekran süresini daha katı bir şekilde sınırlıyoruz. Günde 30-50 dakikadan fazla olamaz ve her zaman kısa sürelerde olabilir. Ayrıca ailenizle kısa görüntülü görüşmeler yapmak veya yavaş, agresif olmayan oyunlar veya masallar seçmek gibi doğal dijital içeriklerden yararlanmanızı öneririz. Çocuklar büyüdükçe, kurallar onların özel ihtiyaçlarına göre ayarlanabilir.

Ebeveynler ayrıca çocuklarının motivasyonlarını anlamaları ve cihazlarını ne zaman ve neden kullanmak istediğinin farkında olmaları konusunda onlara yardımcı olmalıdır. Tomkova bu durum hakkında şunu söylüyor: “İstatistiklere göre insanlar her 6 dakikada bir telefonlarına bakıyor ki bu çok yüksek bir rakam.” Ortalama bir insan her gün telefonu ile yaklaşık 3 saat 15 dakika geçiyor. Telefon veya dizüstü bilgisayar kullanmak, çocukların otomatik olarak veya sadece sıkıldıkları için yaptıkları düşüncesiz bir etkinlik haline gelmemelidir. Ebeveynler, çocuklarıyla medya teknolojisi hakkında konuşmalı ve güvene dayalı bir ilişki kurmak için iletişim halinde olmalıdır. Bu tür bir iletişim ile, çocukların yaptıklarının farkında olmasına ve dolayısıyla kendi davranışlarını kontrol edebilmelerine yardımcı oluruz.

Psikolog, "İnsanlar bazen bunu gözden kaçırma eğiliminde olsa da çocukların cihazlarını ne zaman kullandığı da önemlidir" diye ekliyor. Örneğin yatmadan hemen önce teknolojik bir cihaz kullanmak çocukların uykuya dalmasını zorlaştırabilir. Buna karşılık, sabah ilk iş telefona bakmak da sağlıklı bir alışkanlık değildir, çünkü beynin uyanması ve güne hazır olması için biraz zamana ihtiyacı vardır. Bu nedenle, telefona bakma sıklığı ve nedenleri gibi zamanlamaya da dikkat edin.

5. Çevrimiçi ve çevrimdışı etkinlikleri dengeleyin.

Cihazlarımıza bakarak geçirdiğimiz sürede az hareket ederiz. Ayrıca çevrimiçi içeriklerde çokça uyaran vardır, bu özellikle aksiyon oyunları veya TikTok için geçerlidir. Bu tür bir içerikle karşılaştığımızda, beynimiz transa benzer, aşırı heyecanlı bir duruma girme eğiliminde olur. Tomkova bu konuyu şöyle yorumluyor: “Çocukların bir saat çevrimiçi oyun oynadıktan hemen sonra ödevlerini yapmalarını bekleyemeyiz. Böyle bir dijital maceradan sonra, örneğin yürüyerek, koşarak veya bahçede oynayarak zihinsel olarak sakinleşmek için biraz zamana ihtiyaçları vardır. Böyle bir zamandan sonra, hareketsiz oturmaya ve tekrar konsantre olmaya hazır olurlar.” Tüm bu heyecan vücut hareketsizken sadece beyinde gerçekleştiğinden, çocukların çevrimiçi zamanlarını farklı türde hareketler ve sporlar da dahil olmak üzere çevrimdışı etkinliklerle dengelemeleri gerekir.

Vücudu hareket ettirerek, çocuğun diğer görevlere ve faaliyetlere konsantre olmasını sağlayan birikmiş heyecan doğal olarak serbest bırakılabilir. Çocukları fiziksel etkinliklerin yanı sıra başka çevrimdışı hobiler bulmaya teşvik etmeli ve sadece internette değil, gerçek hayatta da arkadaşları ve aileleriyle iletişim kurmaya yönlendirmeliyiz.

6. Dijital detoks yapmayı denerken, doğrusunu yapın.

Dijital detoks yetişkinler arasında giderek yaygınlaşıyor. Akıllı teknolojiler ve cihazların kullanımını sınırlayan ve kasıtlı olarak bazı zamanlarda kullanmaktan kaçınan kişiler, çevrimdışı dünyaya odaklanmak için çevrimiçi ortama ara vermeyi tercih ediyor. Bu kadar köklü bir değişim çocuklar için uygun mudur? Tomkova bu soruyu şöyle cevaplıyor: “Dijital detoks, çocuk zaten dengeli bir siber hijyene sahip ise bir seçenek olmalıdır. Aksi takdirde faydadan çok zarar verebilir.” Dijital detoks yapmayı denemek istiyorsanız, bunu doğru şekilde yapmalısınız. Peki nasıl? Psikolog bunun için şu tavsiyede bulunuyor: “Öncelikle bir neden olmalıdır; örneğin, çocuklarımızla en uzun süre kim teknolojiden uzak kalacak diye iddiaya girebiliriz. Veya bir teklifte bulunup, telefonlarımıza en çok ne zaman uzandığımızı görmek için ‘dijital isteklerimizi’ birlikte gözlemlemek istediğimizi söyleyebiliriz. Detoksun net bir amacı olmadıkça, çocuklar bunu anlamsız bir kısıtlama olarak algılar.” Dijital detoksu denemeye karar verirsek, ondan edindiğimiz farklı duygu ve farkındalıkları değerlendirerek, bu deneyimden etkin fayda sağlamalıyız.

Ayrıca, ebeveynler detoks yapmak için en doğru zamanı bulmaya da dikkat etmelidir. Psikolog Jarmila Tomkova sözlerini şöyle bitiriyor: “Örneğin bir gezide gördüklerimize ve yaşadıklarımıza daha fazla odaklanmak için teknolojiyi bir kenara bırakma kararı alabiliriz. Ancak detoksu, alternatif etkinlik planlamadığımız yağmurlu bir günde yapmaya çalışırsak, bu durum hoş bir deneyim olmayabilir.” Genel olarak, dijital detoks ilginç bir deneyim olabilir ancak önce sürdürülebilir ve sağlıklı bir siber hijyen düzeni kurmak her zaman daha doğrudur.

Siber hijyen için kurallar koyma konusunda açık olun. Bir Dijital Aile Sözleşmesi yapmak ve bunu tüm aile üyelerinin görebileceği bir yerde tutmak size yardımcı olabilir. Ücretsiz bir şablon indirin.

ESET Parental Control for Android ESET Parental Control for Android

İnterneti çocuklarınız için daha güvenli hale getirin

Android için ESET Ebeveyn Kontrolü

30 GÜN BOYUNCA ÜCRETSİZ DENEYİN

Aylık Bülten

Önerilen videolar

Dijital eğitim çocuğunuzun dijital güvenlik farkındalığını nasıl geliştirebilir?

Teknoloji ve internetten kaçınmanın imkânsız olduğu bir dünyada büyüyen çocuklarımız genellikle teknoloji meraklısı olarak görülür. Ancak gerçekten de düşündüğümüz kadar bilişim konusunda bilinçli midirler? Çocukların dijital eğitimine odaklanan girişimlerde yer alan Accenture'dan Alena Kanabová ile konuştuk. Çocuklarımızın becerilerinin gerçekte nasıl olduğuna ve bunları geliştirmek için hangi adımların atılabileceğine dair görüşlerine göz atalım.

Dengeyi bulmak: Çocuğunuzun güvenliğini sağlarken bağımsızlığını korumak

Ebeveynler olarak hepimiz çocuklarımızın geliştiğini ve bağımsızlaştığını görmek isteriz, özellikle de dijital dünyayı kullanırken. Ancak özgürlüğü ve kendine güveni teşvik ederken kendimizi genellikle onların güvenliği konusunda sürekli endişeli buluruz. Çocuklarımızın keşfetme özgürlüğü ile onları olası zararlardan koruma ihtiyacını dengelemek oldukça zorlayıcı olabilir.

TMI Uyarısı: Aşırı Paylaşım Gelecekteki Hayatınızı Nasıl Etkileyebilir?

Sosyal medya platformlarının bir bağlantı merkezi olduğu günümüz dijital çağında, özellikle çocuklarımız için aşırı paylaşımın sonuçlarını anlamak çok önemlidir. Çok sayıda sosyal medya platformunun ortaya çıkmasıyla çocuklar hayatlarını çevrimiçi ortamda giderek daha fazla paylaşıyor. Bazen yapmaları gerekenden veya istediklerinden daha fazlasını ortaya koyuyor ve bu da 'Çok Fazla Bilgi' (TMI) olarak bilinen bir fenomene yol açıyor. Kendimize sormamız gereken soru şudur: "Aşırı paylaşım çocuklarımızın gelecekteki yaşamlarını nasıl etkileyebilir?"