Sosyal medya platformlarının bir bağlantı merkezi olduğu günümüz dijital çağında, özellikle çocuklarımız için aşırı paylaşımın sonuçlarını anlamak çok önemlidir. Çok sayıda sosyal medya platformunun ortaya çıkmasıyla çocuklar hayatlarını çevrimiçi ortamda giderek daha fazla paylaşıyor. Bazen yapmaları gerekenden veya istediklerinden daha fazlasını ortaya koyuyor ve bu da 'Çok Fazla Bilgi' (TMI) olarak bilinen bir fenomene yol açıyor. Kendimize sormamız gereken soru şudur: "Aşırı paylaşım çocuklarımızın gelecekteki yaşamlarını nasıl etkileyebilir?"
Aşırı Paylaşım ve Sonuçları
Aşırı paylaşım, aşırı kişisel veya ayrıntılı bilgileri çevrimiçi olarak paylaşma eylemini ifade eder. Bu, bir kişinin hayatının kapsamlı bir resmini oluşturarak geriye doğru izlenebilen dijital ayak izleri bırakmaya benzer. Çocuklar için zarar görmüş itibarlardan potansiyel gizlilik ihlallerine ve siber tehditlere kadar uzanan önemli sonuçlar doğurabilir.
Aşırı paylaşımın en önemli etkilerinden biri, özellikle eğitim ve istihdamda gelecekteki fırsatlar üzerinedir. Üniversiteler ve işverenler potansiyel adayları giderek daha fazla çevrimiçi varlıkları üzerinden incelemektedir. Kişisel bilgilerini aşırı paylaşan, çevrimiçi ortamda uygunsuz davranışlarda bulunan ya da tartışmalı görüşler paylaşan çocukların gelecekleri engellenebilir. Geçmişte yapılan uygunsuz bir paylaşım, olumsuz bir tablo çizerek fırsatların kaçırılmasına neden olabilir.
Aşırı paylaşım aynı zamanda ciddi gizlilik ve güvenlik sorunlarına da yol açabilir. Adresler, okul yerleri veya aile bilgileri gibi kişisel bilgiler siber suçlular tarafından kötüye kullanılabilir ve siber takip, kimlik hırsızlığı veya siber zorbalık gibi risklere yol açabilir. Kişinin ruhsal durumu hakkında aşırı paylaşım yapmak, bilgilerin çevrimiçi avcılar tarafından kötüye kullanılmasına yol açarak çocukları grooming tehlikesine karşı daha açık hale getirebilir. Bazı durumlarda aşırı paylaşım gerçek dünya tehditlerine bile yol açabilir.
Psikolojik Etki
Aşırı paylaşımın psikolojik etkisi göz ardı edilemez. Hayatlarının her yönünü çevrimiçi olarak paylaşan çocuklar sosyal onaylanmaya aşırı bağımlı hale gelebilir, bu da anksiyete, depresyon ve düşük öz saygıya yol açabilir. Ayrıca dijital etkileşimlere olan bağımlılıkları nedeniyle gerçek hayattan bağlar kurmakta zorlanabilirler. Bir psikoloğun bakış açısı hakkında daha fazla bilgi edinmek için Jarmila, Tomková ile yapılan röportaja göz atın.
Ebeveynler ne yapabilir
Bu riskleri azaltmak için çocukların aşırı paylaşımın olası sonuçları konusunda eğitilmeleri gerekmektedir. Bu eğitim ailede başlamalı ve daha sonra okulda güçlendirilmelidir. İnternetin asla unutmadığını ve bugün paylaştıklarının geleceklerini ve hatta bugünlerini etkileyebileceğini anlamaları gerekir.
- Sosyal Medya Kuralları Belirleyin - İnternette nelerin paylaşılabileceğine dair kurallar belirleyin. Potansiyel riskleri tartışın ve çocuğunuzu paylaşım yapmadan önce iki kez düşünmeye teşvik edin.
- Dijital Okuryazarlığı Öğretin - Çocuğunuza internette paylaşılması uygun olan ve olmayan şeyleri ayırt etmeyi öğretin. Olumlu bir dijital ayak izi tutmaları için onları teşvik edin.
- Gizlilik Ayarlarını gözden geçirin- Çocuğunuzun sosyal medya hesaplarının en yüksek gizlilik ayarlarına ayarlandığından emin olun. Bu, hangi paylaşımların ve kim tarafından görülebileceğini sınırlar.
- Çevrimdışı Etkileşimleri Teşvik Edin - Çevrimiçi aşırı paylaşım içermeyen gerçek yaşam etkileşimlerini ve hobileri teşvik edin.
- Güvenli Bir Alan Yaratın – Çocuklarınızı, duygularını çevrimiçi yerine çevrimdışı olarak güvenli bir ortamda paylaşmaları için destekleyin.
Sosyal medya bağlantı kurmak için harika bir araç olabilir ancak aşırı paylaşımın potansiyel tehlikelerini anlamak hayati önem taşımaktadır. Ebeveynler ve eğitimciler olarak, çocuklarımıza bu platformları sorumlu bir şekilde kullanmaları için rehberlik etmek ve onlar için daha güvenli bir dijital gelecek sağlamak bizim sorumluluğumuzdur.